Deniz yolu ticareti, dünya genelinde oldukça yaygın bir şekilde sürdürülmektedir. Ancak son dönemde ortaya çıkan çeşitli riskler, bu ticaret yolunu etkilemekte ve farklı rotaların tercih edilmesine neden olmaktadır. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki gerginlikler, deniz yolu ticaretini etkileyen önemli faktörler arasında yer almaktadır.
Son günlerde dikkat çeken bir olay ise, Rusya’nın Petersburg limanından yola çıkan dev ticaret gemisinin, Kuzey Deniz Yolu üzerinden oldukça kısa bir sürede Çin’in Şanghay Limanı’na ulaşmasıdır. Bu yolculuk, 294 metre uzunluğundaki Flying Fish 1 gemisi ile gerçekleştirilmiş ve ilk kez bu denli büyük bir sivil platformun “buz kırıcı gemilere ihtiyaç duymadan” Rusya’dan Çin’e ulaşması sağlanmıştır.
Küresel krizlerin artması ve doğu ile batı blokları arasındaki gerilimin artmasıyla birlikte, yeni rotaların önemi de daha da belirgin hale gelmektedir. Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Öğretim Görevlisi Diren Doğan, bu gelişmelerin önemini vurgulamakta ve yakın gelecekteki beklentileri değerlendirmektedir.
Flying Fish 1 gemisinin Kuzey Deniz Yolu üzerinden başarıyla yol alması, deniz ticareti ve kritik su yollarının geleceği için önemli bir adım olarak nitelendirilmektedir. Bu rota, diğer rotalara göre daha güvenli ve daha kısa bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.
Diren Doğan, açıklamalarında özellikle Çin ve Rusya’ya ait taşımacılık firmalarının bu su yolunu ne kadar hevesle kullandıklarını ve Arktik bölgesindeki potansiyeli nasıl değerlendirdiklerini vurgulamaktadır. Özellikle iklim değişikliğinin etkisiyle Arktik’in yaz aylarında daha güvenli bir rota haline geldiğini belirten Doğan, ilerleyen süreçte bu rotanın daha yoğun bir şekilde tercih edilebileceğini ifade etmektedir.
Çin’in Arktik bölgesindeki rolü ve stratejileri de önemli bir konu olarak ele alınmaktadır. Çin’in Arktik Politika belgesi ve Kuşak-Yol Girişimi’nin Arktik İpek Yolu rotası gibi adımlarla bölgede nasıl bir konumlanma sağlamak istediği üzerinde durulmaktadır. Bu durum, ABD ve Rusya gibi ülkelerin Arktik politikalarını nasıl şekillendireceği konusunda da ipuçları sunmaktadır.
ABD ve NATO’nun Arktik bölgesindeki etkinliği ve stratejileri de değerlendirilmektedir. Arktik’in ekonomik ve stratejik önemi, bu bölgede yaşanan rekabetin ve güç mücadelesinin boyutlarını belirlemektedir. Çin’in Arktik bölgesindeki varlığını nasıl şekillendireceği ve diğer ülkelerle ilişkilerini nasıl yöneteceği de büyük bir dikkatle takip edilmektedir.