Ortada bir mesele olmadığını düşünüyorum. Can Atalay yasal olarak, Anayasa’ya göre milletvekili olarak atanmış durumda. Bu konuda genel görüşme açmak bile gereksiz çünkü zaten milletvekili. Eğer tescil edilmesi gerekiyorsa, çözüm oldukça basit. Meclis Başkanı Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesi’nin kararını okuyarak konuyu kapatabilir. Bu kadar basit bir durum. Anayasa Mahkemesi’nin kararını Meclis’te okuyan Kurtulmuş, İstanbul 13. ceza mahkemesinin tahliye kararına yol açmalı. Aksi durumda düşünülemez. Yargı darbesi olmuş olur. Üç hakim, milli iradeye karşı gelme suçuyla yargılanır ve görevden alınır. Bu demokratik ülkelerin uygulamasıdır ve hala hukuk devletiysek, bu ilkelere uymalıyız.
TBMM Başkanı, sanırım herhangi bir talimatı bekliyor çünkü kendi iradesiyle karar veremiyor gibi görünüyor. Ancak ne zaman konuşsa demokrat olduğunu, hukuka saygılı olduğunu, evrensel insan haklarını benimsediğini gösteriyor. Ancak eylemleri konusunda eksik kalıyor. Kurtulmuş, görüşünde ısrar ederken uygulamada zayıf kalıyor gibi duruyor. TBMM’yi sahiplenemeyen, Yargıtay’ın emirlerine uyan bir Meclis Başkanı olabilir mi? Kurtulmuş’un durumu, bu ifadeye benziyor gibi duruyor. Anayasa Mahkemesi kararına uyan önceki başkanlara rağmen, Kurtulmuş’un ne yapacağı merak konusu. Eğer Anayasa Mahkemesi kararına göre Can Atalay milletvekili olarak belirlenirse, Kurtulmuş’un kararlı duruşla hareket etmesini bekliyoruz. Meclis Başkanı, Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Meclis’in başında olduğu gerçeğini unutmamalıdır.
Mesele oldukça basit aslında. Kurtulmuş’un kararları ve eylemleriyle Anayasa ve hukuka saygılı olup olmayacağı belirleyici olacak. Ya Anayasa ve hukuk kuralına tabi olacak ya da diğer faktörlere boyun eğecek. Kurtulmuş’u zor bir sınav bekliyor gibi görünüyor. Özde ne kadar demokrat, ne kadar hukuka saygılı olduğunu yakında göreceğiz. Meclis Başkanı olarak, sözlerinden çok eylemleriyle değerlendirilecektir. Sonuçlar merakla beklenmektedir.