Vücudun genellikle tek tarafında ağrı ve döküntülerle seyreden bir hastalık olan zona, özellikle 50 yaş üzerindeki yetişkinlerde sıkça görülüyor. Her 3 kişiden biri yaşamları boyunca bu hastalığa yakalanıyor. Halk arasında “gece yanığı” olarak bilinen zona, Türkiye’de de sık rastlanan bir sorun haline gelmiştir.
Yapılan araştırmalar, zonanın görülme sıklığının her geçen yıl arttığını göstermektedir. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilgün Atakan’a göre, zona hastalığının temel sebepleri arasında diyabet, astım, kronik böbrek hastalığı, romatizmal hastalıklar ve kanser gibi kronik rahatsızlıklar yer alıyor. Bu hastalıklara sahip olanlar risk grubunda yer almaktadır.
Zona hastalığının suçiçeği virüsünün tekrar aktive olması sonucu ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Atakan, hastalığın ağrı ve döküntülerle seyreden bir viral deri hastalığı olduğunu ifade ediyor. Hastalığın en olumsuz yanı, döküntülerin geçmesine rağmen ağrının uzun süre devam etmesidir.
Zona özellikle 50 yaş ve üzerindeki yetişkinlerde daha sık görülürken, 60 yaş ve üzerindekilerde bu oran daha da artmaktadır. Kronik hastalıklara sahip olanlar, kemoterapi görenler ve organ nakli yapılanlar risk grubunda yer aldıkları için daha dikkatli olmalıdırlar. Hastalığın belirtileri genellikle döküntüler öncesinde aşırı hassasiyet, kaşıntı, yanma ve ağrı şeklinde kendini göstermektedir.
Zona hastalığı bulaşıcı değildir ancak döküntülere temas eden veya virüsle solunum yoluyla maruz kalan kişilerde suçiçeği enfeksiyonuna yol açabilir. Bu nedenle zona hastalarının aşısı tamamlanmamış çocuklardan ve hamilelerden uzak durmaları önerilir. Zona günümüzde aşısıyla önlenebilen bir hastalıktır.
Zona hastalığının tedavisinde antiviral ilaçlar, ağrı kesiciler ve döküntüler için antibiyotik içeren kremler kullanılmaktadır. Ayrıca hastaların istirahat etmesi, bol sıvı alması ve dengeli beslenmesi önemlidir. Kontrol altına alınamayan ağrılar için algoloji uzmanlarından yardım alınması gerekebilir. Risk grubundaki hastalarda çeşitli komplikasyonlar gelişebilir, bu nedenle zona ve komplikasyonlarının önlenmesi büyük önem taşır.